Korku,
hayatımızı veya güvenliğimizi tehdit eden mevcut veya muhtemel bir tehlike
karşısında ortaya çıkan duygusal bir tepkidir. Güvenliğimizi tehdit eden
herhangi bir durumda böylesi bir tepkinin ortaya çıkması, hayatımızın
devamlılığı için çok gereklidir.Yaşadığımız korku sayesinde tehdit edici
uyarana karşı gerekli acil tedbirler alıp,yaşamımızı güven içinde sürdürmemizi
sağlarız. Genellikle korku ile karıştırılan anksiyete(kaygı) ise benzer bir duygu olmakla birlikte, korku gibi
net bir uyarıcı ya da kaygıyı ortaya çıkaran net bir olaya bağlı olmayabilir.
Anksiyete yaşayan birey huzursuzdur, her an kötü bir şey olacakmış gibi bir endişe
içerisindedir. Fobide ise; oluşan
tepki ve anksiyete, neden olarak gösterilen uyaranla orantısız bir şiddetle
meydana gelir. Fobik bireyler fobi oluşturan yer, durum veya ortama göre ciddi
bir kaçınma davranışı gösterirler. Birey gösterdiği aşırı tepkinin mantıksız
olduğunu bilse bile panik düzeye varan davranışlar göstermeye devam edebilir.
Farklı tiplerde olmakla
birlikte hemen hemen her insanın korkuları vardır. Korkular genellikle çocukluk
çağı dönemlerinde daha doğal bir tepki gibi kabul görülse de yetişkinlikte de
gözlemlenen bir durumdur. Yaşanılan her korku terapötikbir müdahale gerektirmez
ancak bireyin özgürlüğünü kısıtlayıp, yaşamını olumsuz şekilde etkilemeye
başladığında fobiye dönüşür.
Bu durum çocuklar
açısından da çok farklı değildir. 1913 yılında Carl Jung tarafından tanımlanan
okul korkusu/fobisiduygudurum bozukluklarının erken bir işareti olarak
değerlendirilebilir. Okul fobisi
şiddetli bir kaygı nedeniyle çocuğun okula gitmek istememesi veya okula karşı
son derece isteksiz bir tutum sergileme durumudur. Bu durum çocuklarda
özellikle okula gitme saati yaklaşınca;
ağlama, sızlanma, sinirlilik, uykusuzluk, mide bulantısı, karın ağrısı, baş
ağrısı, iştahsızlık gibi şikâyetlerle ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple en çok
görülme sıklığı eylül-ekim aylarındadır. Okula yeni başlayan 5-7 yaş arası
çocuklarda daha sık görülmekle birlikte, 10-12 yaş aralığında okul değişikliği,
öğretmen değişikliği gibi durumlarla da ortaya çıkabilmektedir.
Yakın zamanda yapılan
araştırmalara göre; çocukluk çağı hastalıklarındaki görülen çökkünlük ve kaygı
bozukluklarının temel kaynaklarından biri okul korkusu olmuştur.Özellikle ilkokul
dönemi çocuklarının %5’i okul korkusu yüzünden okuldan geri kaldığını
göstermektedir.Lisede de görülebilen okul korkusunun tedavisi, ilköğretim çağı
çocuklarda daha kolay aşılmaktadır.Okul korkusunun, erkek ve kız çocuklarda
görülme sıklığı neredeyse eşittir.
Okul fobisinin nedeni
ne olursa olsun, meydana gelme sebebi genellikle anneden ya da anne yerine
koyduğu kişiden ayrılma korkusudur. Bu hastalık aslında geçici bir aile
problemidir. Okul korkusu olan çocukların bulunduğu ailelerde genellikle aile
bireyleri birbirine çok tutkundur ya da aralarında bağımlılık düzeyinde bir bağ
vardır. Sürekli biri diğerinin kötü bir şey yaşayacağı korkusunu yaşamaktadır.
Bununla birlikte; evdeki gergin ortam veyaküçük kardeşin anne/baba ile daha
fazla yakınlaşabileceği düşüncesi, çocuğunaklının evde kalmasına ve okulda
durmasını güçleştirecek sebeplerdendir. Çocuk için anneden ayrılmasayılabilecek
her türlü durum, annenin hastalanması ve hastaneye yatması, annenin ya da çocuğun
bakımını üstlenen kişinin bir süre için evden uzak kalması, kardeş doğumu
nedeniyle annenin ilgisinin bölünmesi ya da boşanma sözü geçen bir anne baba kavgası
okul fobisini ortaya çıkartıcı etkenler olarak sayılabilir.
Anne-Babalara
Tavsiyeler
Okul fobisiyle baş
etmede anne-babaların izleyeceği önemli yöntemler vardır. İlk olarak çocuğun
okula gitmesi konusunda tutarlı ve
kararlı davranmak gerekmektedir. Okul korkusuyla baş etmede yapılacak ilk
iş çocuğun olabildiğince çabuk okula
geri dönmesidir. Doğrudan onu üzen bir şey olup olmadığını sormak önemli ve
etkili bir başlangıçtır. Size yalnızca kendini hasta hissettiğini ve aklına
hiçbir şey gelmediğini söyleyebilir veya susabilir. Siz yine de bu konuda
onunla görüşmekte ısrarlı davranın. Okul
hayatının temel boyutları hakkında konuşun. Örneğin; arkadaşlar, sınıf
çalışması, oyunlar, oyun alanındaki etkinlikler, okul yemekleri, okul
tuvaletleri ve öğretmeni.Okula gitme zamanı yaklaştıkça anne-babaların kaygılarını kontrol etmeleri gerekmektedir. Anne-baba
çocuğun huzursuzlanacağına yönelik bir kaygıya sahiplerse bu çocukların duygu,
düşünce ve davranışlarını olumsuz yönde etkileyecektir. Bu nedenle çocuk okula
gideceği gün, aile bireylerinin sıradan bir günmüş gibi davranmaları, korkuyu
çağrıştıracak ya da tetikleyecek davranımlardan uzak durmaları gerekmektedir. Sınıf öğretmeniyle görüşün. Çocuğunuzun
öğretmeni, okuldaki performansına ilişkin en iyi bilgi kaynağıdır. Öğretmeninize
endişelerinizden bahsedin ve onun gözlemlerini, düşüncelerini dinleyin, önerilerine
açık olun. Bu, aynı zamanda öğretmenin de farkındalığını arttıracaktır.
Tedavi
Fobikbozuklukların
tedavisiyle ilgili değişik yaklaşımlar öne sürülse de genellikle ilk tercih
davranışçı tedavilerdir. Tedavi hastanın bireysel özelliklerine uygun olacak
şekilde şekillendirilmelidir. Seanslar mümkün olduğunda sık aralıklarla
yapılmalıdır ve uyaran karşısında duyulan sıkıntı hafifleyene hatta tamamen
geçene kadar sürdürülmelidir. Öncüsü Joseph Wolpe olan davranışçı yaklaşımların
tedavisine ilk olarak sistematik duyarsızlaştırma tekniğiyle başlamıştır.
Sistematik duyarsızlaştırma tekniğinde hasta öncelikli olarak gevşemeyi
öğrendikten sonra, şiddeti giderek artan fobik imajlarla karşılaştırılır. Korku
uyandığında hasta bunu gevşeme teknikleriyle kontrol altına almaya çalışır.
Bununla birlikte farmakoterapi desteğinin tedaviye ilk başlarken oldukça
yararlı olduğu düşünülmektedir. Sonuç olarak, okul korkusu çocuk, aile, ruh
sağlığı uzmanları ve okul çalışanlarının işbirliği içerisinde çözebilecekleri
bir sorundur.
EMDR Terapisti, Cinsel
Terapist
PT Akademi (Sporcu
Sağlığı ve performans hizmetleri merkezi)- Uzm. Psikolog
Çocuk Akademisi Kreşi-
Uzm. Klinik Psikolog/ Okul Psikoloğu
Uzm. Klinik Psikolog
Şule Arslan Psikolojik Danışmanlık Merkezi Kurucusu
Adres: Antalya Cad. No:65 AYD Oyuncakçım üstü 1. Kat