Henüz on altı
yaşındaydı, simsiyah iri gözleri hemen dikkat çekiyordu bakıldığında,sınıfa
girdiğimde dikkatimi çeken başka bir
durum ellerini saklamaya
çalışmasıydı.Başarılı ve saygılıydı..
Lise son sınıfa
geldiğinde her yıl düzenli olarak yaptığımız Ankara Anıtkabir gezimiz ve
üniversite tanıtım gezisine gitmek istediğini ancak ailesinin izin vermediğini
söyledi.
Bu tür durumlarda
aileye ya telefon eder ya da yüz yüze görüşmek için evlerine giderdik. O
evlerine gitmemizi istedi.
Ailesi bir köyde
kesme çiçekçilik yapıyordu, evlerine yaklaştığımızda metrelerce uzanan karanfil
tarlalarını görmek şaşırtmıştı beni.
Evlerine misafir
ettiler, babasından izin almamız gerekiyordu, ikna etmek kolay olmadı o tarihe
kadar hiç ailesinden ayrı kalmamıştı ancak benim de geziye katılacağı duyduklarında
izin verdi babası…
Karanfil
bahçelerini gezdirdiler ve dönüşte bir kucak dolusu karanfil vardı arabamda…
Ankara’ya gitmek hep özel
gelmiştir bana ,hele öğrencilerin Cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı
ilk meclisi tüylerimizi diken diken eden Anıtkabir ve Kurtuluş Savaşı müzesini
görmelerini sağlamak eğitimciliğin temel taşı gibiydi…
Anıtkabir’i
gezerken gözlerimizden süzülen yaşlara engel olamayıp, askerlerimize gurur ve
hayranlıkla bakışımız hala hafızamızda mıh gibi…
Geziden dönerken
bir petrolde durduk benzin almak için.
Aşağıya indiğimde
bana doğru koşan birini gördüm kim diye anlamaya çalışırken boynuma sarıldı
kucaklayarak; “Öğretmenim çok teşekkür ederim,çok çalışacağım ve bu
üniversiteyi kazanacağım” diyerek ne kadar mutlu olduğunu anlatmaya çalıştı.
İşte eğitimci
olarak tam istediğimde buydu onlara nelere ulaşabileceklerini göstermek, bunun
olması ayrıca mutlu etmişti beni.
Ve dediğini yaptı
üniversite sınavında istediği fakülteyi kazandı ve artık Ankara’da okuyacaktı…
O sakladığı
elleriyle kimsenin kolay kolay çizemediği çizimleri yapıyor, bilgisayar
programlarını kullanabiliyordu…
Aradan yıllar
geçti bir arkadaşının aracılığı ile benimle ve branş öğretmeniyle buluşmak
istediğini söylemiş bizden randevu almıştı. Yıllardır görmediğim için ben de
heyecanlıydım.
Buluştuğumuzda
simsiyah çakmak gibi bakan gözleri hala etkileyiciydi,yine aynı sıcaklıkla
sarıldı boynuma,bu kez ellerini saklamıyordu…Doğuştan olmayan parmakları onun
için artık sorun olmaktan çıkmıştı…
Eğitimi sonrası Sağlık
Bakanlığının sınavı kazanmış ve Çeşme’ye atanmış ve sonrasında Milli Eğitim
Bakanlığının Engelli öğretmen kadrosu ile İstanbul’da Mesleki ve Teknik Anadolu lisesine öğretmen
olarak atanmıştı.
Yıllar önce
ailesinin geziye bile göndermeye cesaret edemediği O CESUR YÜREK İstanbul’da yaşıyordu...Engellerin
engel olmadığının en güzel örneğiyle…