Duası kabul olan adam
bir erkek evlat sahibi olmuş.
Erkek evlat büyüdükçe,
adamın aklına tanrıya verdiği söz düşüyor, huzursuzluğu artıyormuş.
Adam bir gün, sorunu
imama açıp şöyle demiş:
“ Hocam durum böyle
böyle. Ben Tanrıya erkek evlat için dilekte bulunmuş mürüvvetini görünce yoluna
kurban edeyim demiştim. Şimdi çocuk büyüdü. Ne yapmam lazım?”
“Sözünü tutmalısın”
demiş imam:
“Yoksa günahkâr
olursun.”
Adamı almış bir
düşünce.
Bir yanda verdiği söz.
Diğer yanda büyümekte
olan oğlu.
Bektaşi gelmiş aklına.
Huzura çıkıp anlatmış:
“Baba erenler böyle
böyle. Tanrıya söz vermiştim. Şimdi çocuğumu kurban etmem gerekir mi?”
Bektaşi sormuş adama:
“Sen söz verirken
duyan oldu mu?”
“ Olmadı.”
“Gören oldu mu?”
“ Hayır olmadı.”
“Peki, aranızda senet
sepet var mı?”
“Hayır yok.”
Geriye yaslanan
Bektaşi gülmüş:
“Madem öyle. İnkâr et
gitsin.”
--//--
Dün bu fıkrayı
okurken, politikacılar geldi aklıma.
Konuşanlar,
konuştuğunu unutanlar.
Halkına söz verip te
yerine getirmeyenler.
Birlikte yola çıkıp ta
iktidar nimetlerinin kalabalığından yararlananların yanı sıra yararlanamayıp
ayrılanlar..
Arkadaşlarını bir pula
satanlar.
Dost görünüp te düşman
kisvesine bürünenler.
Saymakla bitmeyecek
daha neler neler.
Buradan yazmaya
kalksak ne sütunlar alır.
Ne de sayfalara sığar.
Dün dündür politikası
izleyerek halkın gözünde kral olanlara şimdilerde padişahlarda eklendi.
Bir günkü konuşması
diğer günü ile tutmayan politikacılar halkın kendilerine soru sorarak verdiği
sözleri tutmadığını hatırlattığında nasıl inkar ettiklerine şahit olmuyor
muyuz?.
Her neyse güzel bir
fıkra ile başlamıştık yazımıza.
Yine güzel bir fıkra
ile noktalayalım ne dersiniz?..
********
“Kimsin?”
“Hiç” demiş Hoca, “Hiç kimseyim.”
Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş
Hoca:
“Sen kimsin?”
“Mutasarrıf” demiş
adam kabara kabara.
“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasrettin Hoca.
“Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam.
“Daha sonra?” diye üstelemiş Hoca.
“Vezir” demiş adam.
“Daha daha sonra ne olacaksın?”
“Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”
“Peki, ondan sonra?”
Artık makam kalmadığı için adam boynunu
büküp son makamını söylemiş:
“Hiç.”
“Daha niye kabarıyorsun be adam.
Ben şimdiden senin yıllar sonra gelebileceğin
makamdayım:
“Hiçlik makamında!”
--//--
Haydi, kalın sağlıcakla.
Her şey yüreğinize göre olsun..