“Bakıcı” unvanlı gardiyanlar bilet
satışından doğrulttukları dünyalığın aslan payını ceplerine atar, pek azını
yiyecek alımına ayırırlarmış.
Aslanlara bile o kadar az et düşermiş ki,
“Aslan payı” deyimi buradan çıkmış…
Aslında aslanlar arasında zaman zaman
huysuzlananlar yok değilmiş:
“Yahu ormanda olsak, avlansak, şimdikinden
çok et girmez mi karnımıza?”
Ceylan, karaca, geyik türünden akıllı
geçinenler de durmadan “anti-aslan” propagandası yapar, yavrularına o beladan
nasıl korunacaklarını öğretirlermiş:
“Kahrolsun aslanlar. Her hafta bir ikimizi
onlara yediriyorlar!”
Bu öğretiyi yetersiz bulanlar da olurmuş:
“Evet, aslanlar düşmanımızdır ama, buradaki
düzende gardiyanlar da bizim için en az onlar kadar tehlikeli değil mi? Üstelik
bizi aslanlara verenler de onlar!..”
Günün birinde bir böcek çıka gelmiş
bahçeye:
“Enayi misiniz siz be? Bu kapılar kolayca
açılır, hep birden yüklenip kurtulsanıza!”
Binlerce çift kuşkulu göz “Bu da nereden
çıktı?” der gibi öfkeyle dönmüş! Böcek, bakmış ses yok, kapıları açıvermiş:
“Hadi bakalım özgürsünüz artık çıkın…”
İçeridekilerden bir kaçı sevinip kapılara
yönelmişler ama, ötekiler dona kalmış ve biri noktayı koşmuş:
“Deli bu çocuk, felaketimiz olabilir”
demiş:
“Hem sonra gardiyansız nasıl yaşarız ki!”
………….
Büyük yazar “Refik Erduran” bu masalının
adını “Bitmeyen masal” koymuş…
“Çünkü sonunu getirememiş, bitmiyor işte!”
Bitmeyen bu tip masallarla dolu değil mi
çevremiz..
Üşenmeyin bir göz atın isterseniz..
Aslan paylarının nasıl paylaşıldığını..
Büyük payların kime gittiğini görmeniz
mümkündür.
Ülkenin genelinden yani başkentinden tutun
da, yereline dek indirgeyin istersiniz.
Bitmeyen masallara şahit olmanız mümkündür.
Haydi, kalın sağlıcakla.
Her şey yüreğinize göre olsun.
HOPDEDİK
PAY MI?!..
Eskiden rüşvet,
Birbirini kayırma adına
Bölüşme çok ayıptı.
Şimdi mubah oldu.
Götüren götürene valla.
Aslan payını yeter ki
Ayır bir kenara..